•  Kırım Derneği Genel Merkezi
  •   +90.312.419 47 49
  •   info@kirimdernegi.org.tr
  •  

     

    KIRIM DERNEĞİ GENEL MERKEZİ’NDEN

     

    KIRIM’DA İNSAN HAKLARI İHLÂLLERİNİ PROTESTO EDİYORUZ

    10.12.2014, Ankara
     
     

    Dünya İnsan Hakları Günü olarak kabul edilen bugün (10 Aralık 2014) Rusya’nın Kırım’daki insan hakları ihlalleri hala bütün çirkinliğiyle sürdürülmektedir. Geçen Şubat ayının sonlarında Kırım Tatarları’nın vatanı ve Ukrayna Devleti’nin bir parçası olan Kırım, Rusya silâhlı güçleri tarafından her türlü uluslararası hukuk kuralları ihlâl edilerek işgal edilmişti. Bu sürecin başlarında bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından ellerinde Rusya bayrakları taşıyarak Kırım’ı işgal eden güçlerin Rusya askeri olmadığı defalarca iddia edilmiş, bilâhare bunların Rus askeri olduğu kabul edilmiş, bütün dünya ile açıkça alay edilmişti. 

    Bu vahşice işgali takip eden günlerdeki süreç de daha az utanç verici olmamıştır. “Kırım’ın referandum ile Rusya’ya katıldığı” iddiası utanç verici bir yalan ve kandırmacadan ibarettiır. Öncelikle Kırım’ın tarihî sahibi ve yerli halkı olan Kırım Tatarları bu maskaralığı tamamen boykot etmiş ve hiçbir şekilde katılmamışlardır. Rusya ordusunun silâhlarının gölgesinde, sandıkların ellerde dolaştırılarak “oy kullanıldığı” bu sözde referandumun, Kırım’ın mevcut durumuna dayanak olarak gösterilmesi  medenî dünyanın ve insanlığın kabul edeceği bir şey  değildir.

    İşgalin başlamasından bugüne kadar geçen on ay içinde Kırım’ın demografik yapısı basında ve gazetelerde ısrarla çarpıtılarak yer almakta, yaşananlar Rus halkının iradesi olarak yansıtılmaya çalışılmaktadır. Bütün bu yalanlar sergilenirken, Kırım’ın yerli halkı olan Kırım Tatarları göz ardı edilmektedir. Kırım Tatar halkının öz yönetim organları olan ve tamamen demokratik prensiplerle çalışmalarını sürdüren Kurultay ve Kırım Tatar Millî Meclisi’ni itibarsızlaştırarak bölme çalışmaları yapılmaktadır. Liderlerinin bir kısmı Kırım’a sokulmamakta, işgalci yönetim ile işbirliği yapmaya zorlanmakta, insanlar her türlü baskı ile sindirilmeye çalışılmaktadır. Kırım Tatar Millî Meclisi binalarına el konularak faaliyetleri engellenmekte, Meclis mensupları ve diğer toplum önderleri tehdit edilerek, gözaltına alınarak, tutuklanarak, işlerinden çıkartılarak ve başka diğer çirkin metotlarla sindirilmeye ve Kırım’ı terk etmeye zorlanmaktadır. Kırım’daki işgal idaresi bir avuç kukla şahsı vitrine koyarak bunları Kırım Tatar halkının temsilcileri gibi göstermeye, kendince dünya kamuoyunu aldatmaya uğraşmaktadır. Bütün bunlara rağmen Kırım Tatar halkının büyük bir çoğunluğu Meclis’e ve millî liderlerine bağlılıklarını ilân edegelmişlerdir.

    Evler, Kur’an kursları silahlı milisler tarafından sabaha karşı basılmakta, yasak kitap arama bahanesiyle insanlar psikolojik baskı altında tutulmaktadır. Aynı Sovyet döneminde olduğu gibi telefonlar ve binalar dinlenmekte, insanlar muhbirliğe zorlanmaktadır.

    Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte Kırım Tatarları’nın kaçırılma ve katledilme olayları da başlamıştır. 3 çocuk babası Reşat Ametov 3 Mart’ta Lenin Meydanı’ndaki protestoya katıldığı için kimliği belirsiz kişiler tarafından yüzlerce insanın gözleri önünde, güpegündüz, şehrin ortasında bir minibüse bindirilerek kaçırıldı. Ametov’un işkence görmüş olduğu açıkça anlaşılan cesedi 15 Mart’ta Karasubazar bölgesi Ortalan Köyü’nde bulundu. 27 Eylül’de Karasubazar Sarısuv Köyü’nde askeri üniforma giyen kimliği belirsiz kişiler İslâm Capparov  ve Cevcet İslâmov’u kaçırdı. Kendilerinden hala bir haber alınamadı. 29 Eylül’de Kezlev’de 25 yaşındaki Edem Asanov kayboldu. 6 Ekim tarihinde Kezlev şehrinde terkedilmiş bir sanatoryumda ölü olarak bulundu. 3 Ekim’de akşam saatlerinde Eskender Apselâmov adında bir Kırım Tatarı daha kaçırıldı. 1991 doğumlu Apselâmov ile hâlâ irtibat kurulamadı. 

    Şu ana kadar 19 Kırım Tatarı’nın kaçırıldığı bilinmektedir. Son olarak Akmescit’te 5 Aralık Cuma günü Tavriya Millî Üniversitesi’nde okuyan 18 yaşında bir kız öğrencinin kayıp olduğu haberi netlik kazandı.

    23 yıldır böyle hadiselerin kesinlikle yaşanmadığı Kırım’da işgalden sonra birden patlamasının Çarlık rejiminin ve Sovyet totalitarizminin geleneksel korkutma ve baskı faaliyetlerinin  hortlatılmasından başka hiçbir izahı yoktur.

    Biz Kırım Tatarları bu uygulamaları  NKVD ve KGB’den çok iyi bilmekteyiz. Aynı uygulamaları şimdi de FSB’nin hayata geçirmesi Rusya’daki yönetimin zihniyetinin en ufak bir değişikliğe uğramadığını bize bir kere daha göstermektedir.

    Başta Kırım Tatarları olmak üzere Kırım’da yaşayan bütün halklar bu işgalci yönetimi kabul etmeyeceklerdir. Çünkü bu  medenî dünya, insan hakları ve demokratik bir düzen ile faşist-polis devleti arasında yapılacak bir tercihtir. İnsanlık tercihini çoktan yapmıştır! Biz Kırım Tatarları tercihimizle tarihin doğru yerinde durmaktayız. Kırım asla Rusya’nın olamaz.

     

    THE CRIMEA ASSOCIATION HEADQUARTERS

    10 December 2014, Ankara

    WE PROTEST HUMAN RIGHTS VIOLATIONS IN THE CRIMEA

    Today (10 December 2014), acknowledged as the day of “the Universal Declaration of Human Rights”, practice of disregarding human rights in the Crimea is vilely being continued by Russia. At the end of last February, the Crimea, the homeland of Crimean Tatars and part of Ukraine was occupied by Russian armed forces violating all types of international rules of law. At the beginning of this process, it was repeatedly claimed by Vladimir Putin, the president of the Russian Federation, that the armed forces carrying Russian flags at their hands and occupying the Crimea had not been Russian soldiers; and later it was acknowledged that those were Russian soldiers by clearly ridiculing all the world.

    The process on the days following this wild occupation has not been less shameful. The claim that “the Crimea joined Russia by referendum” is a disgraceful lie and trickery. At the outset, Crimean Tatars that are the historical owner and indigenous people of the Crimea completely boycotted this ridiculousness and did not participate in this so-called referendum at all. Displaying this so-called referendum, in which votes were casted by shuffling ballot boxes under the shadow of guns of the Russian army, as a ground for the present status of the Crimea is not something that the civilized world and humanity may accept.

    In ten months from the start of the occupation, the demographic structure of the Crimea was reported in the media and newspapers by distorting the facts; and they are trying to reflect all these experiences as the will of the Russian people.  As all these lies are presented to the public, Crimean Tatars being the indigenous people of the Crimea are being ignored. They are attempting to divide our people by disgracing the Qurultay and the Mejlis of the Crimean Tatar People, which are the self-governing bodies of the Crimean Tatar People and have been conducting their duties based on democratic principles. Some of their leaders are not allowed to enter the Crimea, they are being forced to collaborate with the invading administration; and the people are being intimidated by all types of pressures. Activities of the Mejlis of the Crimean Tatar People are being obstructed by appropriating its building and assets; members of the Mejlis and other community leaders are being intimidated and forced to leave the Crimea by threatening, detaining, arresting and dismissing them. The occupation administration in the Crimea has been trying to deceive the world opinion in their opinion by placing a few puppet figures into showcase and displaying them as the representatives of the Crimean Tatar People. Despite all these happenings, a great majority of the Crimean Tatar People have been announcing that they declare their loyalties to the Mejlis and their national leaders.

    Houses and Quranic schools are being raided by armed militia early in the morning; the people are being kept under psychological pressure by lame excuse of searching forbidden books. As the same as happened during the Soviet era, phones and building are being listened; the people are being forced to whistleblowing.

    Together with the annexation of the Crimea by Russia, incidents of abduction and murdering of Crimean Tatars have also started. For having participated in the protest meeting at Lenin Square on 3 March, Reşat Ametov, father of three children, was abducted in broad daylight by unidentified persons by having him get on a minibus in the middle of the city in front of hundreds of people’s eyes. The corpse of Ametov that had been apparently tortured before he was murdered was found in Ortalan Village in Karasubazar region on 15 March. On 27 September, unidentified persons wearing military uniforms abducted İslâm Capparov and Cevcet İslâmov in Sarısuv Village. No news have been received yet about them. On 29 September, in Kezlev, 25 year old Edem Asanov disappeared. His corpse was found in an abandoned sanatorium on 06 October. At the evening hours on 3 October, another Crimean Tatar called Eskender Apselâmov was also abducted. Apselâmov who was born in 1991 has not been contacted yet.

    So far, it is known that 19 Crimean Tatar have been abducted. Lastly, it was clarified on 5 December that an 18 year old girl student studying at Tavria National University had disappeared.

    There is no explanation other than resurrecting the traditional threatenings and oppressions of the Tsarist regime and Soviet totalitarianism, such incidents have boomed since the invasion in Crimea where they have not been reported at all for the recent 23 years.

    We, Crimean Tatars, know very well these practices from NKVD and KGB. That the FSB is putting the same practices into effect today demonstrates once again that the mentality of the administration in Russia has not changed even a little bit.

     

    All peoples, Crimean Tatars first and foremost, living in the Crimea would never accept this invading administration because this is a choice to be made between a civilized world, human rights and a democratic order and a fascist police state. Humanity has already made its choice! With our choice, we, Crimean Tatars, stand at the right place of the history. The Crimea can never be part of Russia.

     

     ОТ ГЛАВНОГО УПРАВЛЕНИЯ КРЫМСКОЙ АССОЦИАЦИИ   

    ПРОТЕСТУЕМ НАРУШЕНИЕ ПРАВ ЧЕЛОВЕКА В КРЫМУ

    10.12.2014, Анкара

    10 декабря принят Всемирным Днем по Защите Прав Человека, нарушение прав человека в Крыму со стороны России со всей жестокостью продолжается по сей день. В феврале месяце Россия не смотря на международные правила ввела вооруженные силы и окупировала историческую Родину крымских татар и часть украинского государства. В свою очередь Президент Российской Федерации десятки и сотни раз утверждал, что войска находящиеся в Крыму не имеют к России никакого отношения, таким образом в открытую играя со всем миром.

    «Присоединения Крыма к России по результатам референдума»- это утверждение состоит из лжи и обмана.  Исторические хозяева Крыма и местное население Крыма крымские татары бойкотировали  и ни коим образом не участвовали в этой шараде. Так называемый референдум проходивший по дулами оружий противоречит цивилизованному миру и никогда не будет принят.

    С начала окупации на протяжении десяти месяцев в прессе распространяется искаженная информация о том, что все происходяещее осуществляется по воле русского народа. Эта ложь упорно игнорируется со стороны крымскотатарского народа. За цель было взято внести раскол и приостановить работу органов самоуправления крымскотатарского народа. Был осуществлен запрет на въезд лидерам крымских татар, власти вынуждали сотрудничать, применялись различные виды давления. Власти конфисковали здание Миллий Меджлиса крымскотатарского народа, угрожали членам Меджлиса и другим лидерам общин, задерживали, арестовывали, увольняли с работы людей. Власти окупированного Крыма представили несколько «марионеток» из числа крымских татар, таким образом обманывая и себя и мировую общественность. Не смотря на все это, большинство крымских татар привязаны к Миллий Меджлису и к национальным лидерам.

    p style="text-align:justify;line-height:150%">Вооруженные люди, под предлогом изъятия запрещенных книг врывались в дома, на курсы чтения Корана, тем самым оказывая прсихологическое давление на людей. Точно так же, как и в советский период прослушиваются телефоны и здания, люди ограничены в информировании.

    Вместе с окупацией Крыма начались похищения и убийства крымских татар. Отец троих детей Решат Аметов, который 3 марта учавствовал в протесте на площади Ленина средь бела дня на глазах сотен людей был похищен неизвестными. Тело Аметова с явными признаками насилия было обнаружено 15 марта в Белогорском районе с. Земляничное. 27 сентября в Белогорском районе с. Сарысу неизвестные в военной униформе похитили Исляма Джаппарова и Джевдета Ислямова. О них до сих пор нет никаких известий. 29 сентября в Евпатории пропал 25ти летний Эдем Асанов. 6 октября его тело было найдено повешенным в здании заброшенного санатория. 3 октября вечером был похищен Эскендер Апселямов. Об Апселямове, рожденном в 1991 году до сих пор ничего не известно.

    Известно, что до настоящего времени  похищенно 19 человек. Последней новостью о похищении стала новость о пропаже 5 декабря в Симферополе 18ти летней студентки Таврического национального университета.

    В Крыму на протяжении 23 лет таких событий не происходило, этот взрыв после окупации ни что иное как возрождение традиционного запугивания и давления царского режима и советского тоталитаризма.

    Мы, крымские татары очень хорошо знакомы с методами НКВД и КГБ. Использование ФСБ таких же методов в наши дни, показывает нам что в менталитете  российских властей не произошло никаких изменений.

    Во главе с крымскими татарами народы, которые населяют Крымский полуостров никогда не примут власти окупантов. Потому что это выбор между цивилизованным миром, правами человека, демократической системой и фашистким государством. Человечество давно сделало свой выбор! Мы, крымские татары со своим выбором стоим в правильном месте в истории. Крым никогда не будет Российским. 

    Pin It